Stockholm sendromu nedir?
Stockholm sendromu çok ciddi bir rahatsızlığa verilen bir ad.Özetle;Rehinenin,kendisini rehin alan kişiye duyduğu sempati ve empati hislerrinin tümüne verilen isimdir.Psikiyatr Nils Bejerot tarafından isimlendirilen Stockholm sendromu bir çok rehine olayında yaşanmıştır.
Stockholm sendromunun hikayesi ise şu şekilde;
Stockholm’de bir banka soygunu sonucu ortaya çıkan durumdan sonra kullanılmaya başlanmış. Olay 23 Ağustos 1973 günü Jan Erik Olsson’un Stockholm’un Normalmstorg semtinde bir banka şubesine girmesiyle yaşanmış. Banka şubesine giren soyguncu, silahını çekip elindeki patlayıcıları da havaya kaldırarak “Hepiniz yere yatın parti başlıyor” diye bağırarak, tavana birkaç el ateş etmiş. Müşterilerin ve bu arada bazı memurların dışarıya kaçmasına göz yuman soyguncu üç banka memuresini esir almış.
Üç dakika sonra banka şubesine ulaşan polislerden, içeri giren ilkini soyguncu vurmuş. Soyguncuyla kurulan iletişim sonucunda Jan Erik Olsson’un istekleri öğrenilmiş. Yarısı İsveç Kronu, yarısı da döviz olmak üzere 3 milyon kron ile, kapının önüne bir sürat arabası getirilmesini talep etmiş. Ayrıca, cezaevindeki arkadaşı Clark Olofsson’un da bankaya getirilmesini istemiş. Paraları teslim aldıktan sonra rehineleri yanına alarak, kapı önüne getirilecek sürat arabasıyla banka şubesinden ayrılacaklarını belirtmiş.
Sonrasında ne olmuş?
Polis bu talepleri karşılamış. Soyguncular da rehinelerden bazılarını bırakmayı önermişler. Ama polis kuşatmayı kaldırmadığı için, rehineler ve soyguncular geceyi bankada geçirmişler. Soyguncu kasaları patlatmış, hatta kuşatmanın kaldırılması için başbakan Olof Palme’yi bile aramış. Palme de bu konu hakkında yardımcı olamayacağını belirtmiş. Olay uzadıkça polisin yanında basının da ilgisini çekmiş ve dakika dakika gelişmeler yayınlanmaya başlanmış. Haber diğer ülkelerin de dikkatini çekmiş. Soyguncu bir gazeteye konuşmuş ve bu haberi okuyan halk da polise kızmaya başlamış.
Polis banka şubesine soyguncularla birlikte rehineleri kilitlemiş. Kilitlenen bölümün tepesine de delik açıp, oradan yemek vermeye başlamış. Soyguncular da buradan gaz verileceğini düşündüklerinden tehditlerini artırmışlar. Bu olay 6 gün sürmüş ve gerçekten gaz verilerek olay sonlandırılmış.
Olay sonunda ise halk polisi suçlarken, bankada bulunan rehineler bile soygunculara acımaya başlamışlar. Ve hatta aralarında para toplayıp soyguncuların savunulmasına yardımcı olmuşlar.İşin ilginç yanı ise;Rehine kadınlardan birisi,serbest kaldıktan sonra kendisini rehin alan soyguncuya aşık olup,nişanlısını terk eder ve soyguncunun hapisten çıkmasını bekler.
Bu olaydan sonra bu gibi bir ruh haline sahip olmak Stockholm Sendromu olarak adlandırılmaya başlamış. Yani bir nevi rehinenin soyguncuya duygusal bir yakınlık duyması olarak da açıklayabiliriz.
Bir de bu olayın anlatıldığı film var meraklılarına. Al Pacino var başrolünde. 1975 yapımı Köpeklerin Günü.
kaynak:http://ecesacar.com