Mülakat etiği
Herkesin başına gelince serzenişte bulunduğu,çalışmaya başlayınca da göz ardı ettiği bir konudur iş görüşmesi etiği…Görmezden gelinmesinin nedeni,konunun hassaslığı olsa gerek.Çalışanlar mülakat süreçlerinde yaşadıkları onur kırıcı söz ve davranışlardan şikayetçi olduklarında,içinde bulundukları sektörde mimlenmekten korkuyorlar.Şimdilik bizim böyle bir kaygımız olmadığı için rahatça konuyu rahatça yazabiliriz:)
İş görüşmelerinde yaşanan etik dışı yaklaşımları konu alan yayın sayısı oldukça sınırlı. Linkedin’de ‘Adaya saygı’ isimli 24 üyeli kapalı bir grup oluşturulmuş. Oraya baktım, güncel bir paylaşımları yok.İnternet siteleri ise kullanılamıyor(http://www.adayasaygi.org/).Sanırım yukarıda belirttiğim nedenden dolayı bu arkadaşlar da pes etmiş durumdalar.
Mülakat etiği nedir? Birkaç başlık altında toparlayacak olursak;
-Adayın kişilik haklarına saygı
-Onur ve gurur kırıcı söz ve davranışlardan kaçınılması
-Mahremiyete özen gösterilmesi
-Bireysel tercihlere saygılı olunması
90’lı yıllardan itibaren özet bir gözden geçirme yapalım; İki kriz arasında(1994 ve 2001) sıkışıp kalan ve bir an önce işe girmek isteyen kalifiye yığınlar,eleman alımı yapan kişi ve şirketleri-deyim yerinde ise- şımarttı.Bir sürü işsiz kalifiye eleman arasından seçim yapmak için mülakat tekniklerini zorlayabildikleri kadar zorladılar ve iş görüşmeleri tam bir kabusa dönüştü.Özellikle bankacılık sektöründe 2001 sonrası yaşanan mülakatlar ve ilaç sektörünün altın yıllarını yaşadığı 1995-2001 yılları arasında yapılan mülakatlar bu konunun en iyi örnekleri.
Peki günümüzde durum nedir?
Yerli ve yabancı bir çok firma bu alanda oldukça gelişim kaydetti. Lakin,sorun şekil değiştirerek halen devam ediyor.İki yıl önce,yapacağı iş görüşmeleri için yardımımı rica eden bir yönetici arkadaşımı kırmamış ve görüşmelere dahil olmuştum.Arkadaşım ve kadın bir aday arasında aynen şu diyalog geçmişti;
Yönetici:Yeni evlisiniz ve çocuğunuz yok,peki ne zaman çocuk yapmayı düşünüyorsunuz?
Aday: Yani henüz erken.Önümüzdeki birkaç yıl düşünmüyoruz.
Yönetici: Bak … bu sözünü bir teminat olarak alıyorum.Eğer 3 yıldan önce çocuk yaparsanız o çocuğu doğruca götürün ve cami avlusuna bırakın.
Yönetici arkadaşım bu esprisinin komik olduğunu düşünerek gülmeye başladı ama ne ben,ne de aday gülüyorduk.Görüşme bittiğinde bu tavrının yanlış olduğunu,işe alıp almamasından bağımsız olarak o insandan özür dilemesi gerektiğini söyledim ve oradan ayrıldım.Bu ilk aklıma gelen örnekti.İş hayatımda o kadar çok tanık oldum ki…İşin en acı yanı ise,mülakat etiği konusunda daha hassas olması gereken IK çalışanları dahi,durumun vahametinden habersizler.
Mülakat etiği nasıl yakalanır ve devam ettirilir ?
Firmaların çoğunda tanımlı olamayan bir alandır işe alım etiği ve süreç yönetimi.İşe alım süreci yönetimini sadece adaya olumlu ya da olumsuz geri dönmek olarak anlayan şirketler çoğunlukta.Bu konuda görev elbette İnsan Kaynakları Departmanına düşüyor.Yapılabilecekler ise şunlar;
-İşe alım süreçlerini içeren SOP den bağımsız olarak ,mülakat etiği standartları oluşturmak.
-İşe alımlarda yer alan yöneticilere bu standartların eğitimini vermek.
-İşe alınan ve/veya alınmayan adaylardan mülakat süreçleriyle ilgili geri bildirim almak.
İş isteği nedeniyle görüşme yapılan bir insana bilerek veya bilmeyerek etik dışı davranmak,rencide etmek ,temel ahlaki değerlere ters bir durumdur.Hele de kurumsal saygınlığını sürekli yükseltmek isteyen firmaların yöneticileri bu konuda dahada duyarlı olmalıdırlar.
Görüşmeden çıkan her adayın’’işe alınmasam bile çok güzel bir iş görüşmesi yaptım,huzurluyum’ dediği mülakatlar yaşamak dileğiyle…:)